öyle bir hale geldik ki arkadaşlarla canımız bir şeyler çekse de kimse şöyle gerine gerine hadi dışarı çıkalım diyemiyor. çünkü dese bile kimsenin gitmeye hevesli olmayacağı yüzlerinden, hallerinden belli.
kaldı ki gideceğimiz semtin daha önce 5 farklı yerinde bomba bulunduğu düşüncesi son zamanlarda artan korku propagandalarıyla birleşince kimseye de kızamıyor insan.
haklılar.
daha en büyüğü 20 yaşında. haliyle ölmek istemiyorlar.
neyse deyip
yemeksepetinden sipariş verelim diyoruz en sonunda. pes ediyoruz. korkuyla savaşamıyoruz çünkü. siparişi vereceğiz ama açık olması gereken büfelerin çoğu semtteki şubelerini bile açmamış.
hatta yarın da açmayacak.
belki pazartesi de açılmayacak çoğu büfe.
herşeye tamam diyorsun. lanet olsun diyorsun.
ama bir şey seni de korkutuyor.
kimse
ya ne oluyor arkadaş bu ne hal demiyor. o kadar işlemiş ki içimize; şu bomba geçsin, bu bomba geçsin diye diye yaşıyoruz.
bilmiyoruz ki ölüm bir göz kırpması kadar yakın.
belki bombalar patlamayacak ama sen olmayacaksın.
kimse garanti vermiyorken yaşamana, bir iki günlük korkuyoruz ölümden.
sonra unutuyoruz.
yine unutacağız.
hep unutmadık mı zaten?